Trabzon Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Of Fidanlık Şefliği, son dört yılda tarımsal üretimde önemli bir adım attı. Doku kültürü tekniğiyle pavlonya, aronya, şeftali, kiraz, kafkas gülü gibi meyve ve süs bitkilerinden oluşan 520 bin adet fidan yetiştirildi. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Başkanı Erkut Çelebi, laboratuvarda yapılan üretimle Doğu Karadeniz’de tıbbi-aromatik bitkiler ve katma değeri yüksek ürünlerin üretiminde önemli bir avantaj sağlandığını ifade etti. Bu teknikle hastalıksız ve standart kalitede fidan yetiştirmenin mümkün olduğunu belirten Çelebi, bölge tarımı için büyük fırsatlar sunulduğunu vurguladı.
Doku kültürü laboratuvarı 2021’de kuruldu
Of Fidanlık Şefliği’nde 1982’den 2021 yılına kadar klasik yöntemlerle üretim yapılırken, 2021’de kurulan laboratuvarda doku kültürü ile fidan üretimine başlandı. İlk AR-GE çalışmaları 2021 Haziran ayında başladı ve programlara göre üretim rakamları yıllara göre artırıldı: 2022’de 70 bin, 2023’te 200 bin, 2024’te 150 bin ve 2025’te 100 bin fidan üretildi. Laboratuvar, yıllık 1 milyon adete kadar üretim kapasitesine sahip bulunuyor. Bu teknik, mevsim ve iklim koşullarından bağımsız olarak yıl boyunca üretim yapılmasına imkân tanıyor.
Hangi bitkiler doku kültürüyle üretiliyor?
Of Fidanlık Şefliği’nde pavlonya, mavi yemiş, aronya, şeftali, kiraz, bal yemişi, saskaton, ahududu, kafkas gülü, nandina, sihirbaz gül ve çeşitli gül ile açelya gibi süs ve meyve bitkileri üretimi gerçekleştiriliyor. AR-GE çalışmaları devam eden türler arasında fındık, çay, çam türleri, sakızağacı, zeytin (arbequina), titrek kavak ve Stachys Bayburtensis (çarşak çayı) da bulunuyor. Laboratuvar sayesinde hem çeşitlilik hem de üretim kalitesi artırılmış oluyor.
Doku kültürünün tarıma katkısı
TTSO Başkanı Erkut Çelebi, klasik yöntemler yerine doku kültürü tekniğinin sağladığı avantajlara dikkat çekti. Üretilen bitkilerin hastalıksız olması, standart kalite yakalanması ve mevsimden bağımsız üretim yapılabilmesi en önemli avantajlar arasında. Çelebi, Doğu Karadeniz’in zengin bitki örtüsü sayesinde tıbbi-aromatik bitkilerin önemli bir sektör oluşturduğunu, katma değeri yüksek ürünlerin üretimiyle bölge tarımının güçlendiğini ifade etti. Bu çalışmaların biyoteknoloji merkezinde yapılacak yeni projeler için de temel oluşturduğunu belirtti.