Şalpazarılıların ve Giresunluların başı çektiği kitlesel yayla şenlikleri sonrası en çok konuşulan isimlerden biri Şalpazarı Sinlice Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Bahri Erata oldu. Erata, sosyal medyada yapılan eleştirilere “Riv riv sezonu kapandı, şimdi sıra sizde!” diyerek cevap verdi.
“Horondan başka bir şey bilmiyorsunuz.” minvalindeki eleştirilere Bahri Erata’nın çıkışı aslında sadece bir tepki değil, toplumsal bir gerçeğin altını çiziyor. Şenlik dediğimiz şey; sadece horon, kemençe ya da eğlence değildir. Yaylada kurulan sofralar, yıllardır görüşmeyen dostların buluşması, yan yana oturan insanların oluşturduğu sıcaklık… Tüm bunlar bir toplumun hafızasını ayakta tutan değerlerdir.
Bu noktada önemli bir başka gerçek de gözden kaçmamalı. Bu tür şenliklerin olmadığı yerlerde bireyselleşme artar, insanlar kendi içine çekilir. Ortak hafıza yavaş yavaş silinir, toplumun sesi, neşesi ve dayanışması zayıflar. Düğününden cenazesine kadar olan o kadim bağ kopmaya başlar. Bir arada tutan zincir sessizce erir gider. Halk yozlaşır.
Şenliklerin başka bir yönü de var ki, genellikle yeterince değerlendirilmiyor, gereği de yapılmıyor. Ekonomi. Bahri Erata’nın da belirttiği gibi bu tür etkinlikler, aylarca fırıncının, kasabın, marketin beklediği günlerdir. Yol üstü çaycının yüzü o gün güler. Şenlikler, bölge ekonomisine doğrudan katkı sağlar. Binlerce gurbetçi ve turist köylere, yaylalara, kırsal ilçelere akın ederler. Bu kitlesel akımın en büyük sağlayıcısı tartışmasız, yaylalarımızda yüzlerce yıldır yapılan şenliklerdir.
Bu katkıyı daha da büyütmek ise bizim elimizde. Planlı ekonomik faaliyetlerle dernek, belediyeler ve halk için ciddi gelir kapıları açılabilir. Şenlik alanlarında yerel ürün pazarları kurulabilir, yöresel yemek stantlarıyla işletmeler desteklenebilir. Turizm işbirlikleri ile konaklama ve ulaşım organize edilerek daha fazla ziyaretçi çekilebilir. Gençlere yönelik atölyeler ve kültürel etkinlikler sayesinde hem kültür aktarılır hem de ekonomik canlılık sağlanır.
Özellikle Kadırga ve Sis Dağı’nda “Yaylasal Dönüşüm” yapılmalıdır. Türk sivil mimarisine uygun şekilde yayla merkezlerinde işletmeler yenilenmeli, hak sahiplerine hakları verilmeli, yeni işletmeler de ticaret yapmak isteyenlere kiralanmalıdır. Otel ihtiyaçları da mutlaka Yaylasal Dönüşüm ile sağlanmalıdır. Bu dönüşümle beraber genişleyen alt yapı sayesinde Otçular bir gün değil bir hafta sürecek şekilde genişletilebilecektir. Bölgeye milyonlarca TL para girişi bu şekilde sağlanacaktır. Yaylasal Dönüşüm, kesinlikle yapılması gereken bir ihtiyaçtır.
Şenlikler, sadece bir gün süren eğlenceler değil; toplumsal hafızayı koruyan, bireyselleşmenin önüne geçen, dayanışmayı güçlendiren ve ekonomiyi canlandıran köprülerdir. Eleştiri elbette olacaktır, ama bu eleştiriler emek verenleri küçümsemek yerine yol gösterici olmalıdır.
Unutmayalım, bir toplumun şenlikleri ne kadar güçlü ise, dayanışması da o kadar sağlamdır. Göllüalan’da, Kadırga’da, Sis Dağı’nda, Kazıkbeli’nde yankılanan kemençe sesi sadece dağlarda değil, hafızamızda da çalmaya devam etmelidir.
Şenlikler ve Kültürel Mirasın Yanında Kaçırılan Ekonomik Fırsatlar
Ercan Kandemir
Yorumlar