Ercan Kandemir, Şalpazarı Belediye Başkanı Refik Kurukız hakkında kamuoyu memnuniyetine ilişkin yazdı...
SORUN SN. REFİK KURUKIZ’DA MI YOKSA SİSTEMDE Mİ?
Muhalefet cephesinden esenlikler!
Evet, beni tanıyanların hepsi iyi bir Türkçü ve siyasi olarak muhalefet duruşunda olduğumu bilir. Şalpazarı Belediye Başkanı Refik KURUKIZ, siyaseten rakip cephede.
Bu girizgâhı, ön yargıları ortadan kaldırmak ve “Aha Refik Kurukız’ı mı savunuyorsun?” diyecek olanlara “Hayır, bu objektif bir köşe yazısıdır.” demek için yapmak zorundaydım. Zira ülke halkının çoğu maalesef fazlasıyla politize olmuş durumda.
Değerli Haber Trabzon okuyucuları. Şalpazarı üzerinden yaptığım değerlendirme aslında tüm kırsal ilçelerimiz için geçerli bir gerçekliktir.
Bir Anket Çalışması Yaptım
Facebook profilimde hatırı sayılır bir Şalpazarılı kitlesi var. Geçmişte Şalpazarı’nda yerel gazetecilik yapmış olmam da bu takipçi kitlenin oluşmasına katkı sağladı.
Bu çerçevede, Sn. Refik Kurukız’ın belediye başkanı olarak Şalpazarı’ndaki çalışmalarından memnuniyet oranını ölçen bir anket yaptım. Toplam 347 kişi oy kullandı:
- 183 kişi (%53) Evet,
- 144 kişi (%42) Hayır,
- 20 kişi (%5) ise Kararsız olduğunu belirtti.
Elbette anketler hiçbir zaman mutlak gerçeği yansıtmaz. Ancak kamuoyu yoklaması açısından fikir verir. Ankete göre, Şalpazarı halkının önemli bir kısmı Refik Kurukız’ın ilçeye kazandırdığı hizmetlerden memnun. İlçeye getirilen yatırımlar ve görünümünü iyileştirme çabaları halk tarafından olumlu karşılanmış. Ancak %42’lik ciddi bir memnuniyetsizlik de söz konusu.
Burada mesele yapılanlardan ziyade, yapılamayanlar… İşte tam bu noktada vicdanlı bir hemşehri olarak kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor:
SORUN REFİK KURUKIZ’DA MI YOKSA SİSTEMDE Mİ?
Bu sorunun cevabını verebilmek için biraz daha derine inmeliyiz.
Türkiye'de yerel yönetimlerin karşılaştığı en büyük problemlerden biri, merkezi idareye olan bağımlılıktır. Belediye başkanlarının eli kısıtlıdır; bütçeler dar, kaynaklar sınırlıdır. Hangi partiden olursa olsun, küçük bir ilçe belediye başkanının tek başına büyük yatırımlar yapabilmesi neredeyse imkânsızdır. Hele ki sistem, kırsalı ihmal eden bir anlayış üzerine kuruluysa…
Kırsala Yatırım Eksikliği: Derinleşen Sorun
Ülke genelinde kırsal bölgelere yönelik özel bir yatırım politikası ne yazık ki geliştirilmiyor. Tarım, hayvancılık, yerel üretim, doğa turizmi gibi alanlarda büyük potansiyeli olan köyler ve ilçeler, kendi kaderine terk edilmiş durumda. Şalpazarı da bu gerçeklikten muaf değil.
Kırsalda gençler kalmak istemiyor çünkü ekonomik bir gelecek göremiyorlar. Üretim tesisleri, sanayi alanları, tarım kooperatifleri gibi istihdam yaratacak yatırımlar yapılmıyor. Göç kaçınılmaz hale geliyor. Bu da sosyal ve kültürel yapıyı zayıflatıyor.
Devlet, kırsal kalkınmayı yalnızca altyapı hizmetleriyle değil, sürdürülebilir ekonomik politikalarla desteklemelidir. Teşvikli üretim projeleri, genç girişimciler için destek fonları ve tarım-hayvancılık yatırımları gibi kalıcı adımlar kırsal dönüşümün anahtarıdır. Aksi takdirde yerel yönetimlerin çabası yalnızca “makyaj” seviyesinde kalır.
Kişiler Değil, Sistem Tartışılmalı
Refik Kurukız’a şahsi bir yakınlığım yok, siyasi bir yoldaşlığım da. Ancak şunu teslim etmek gerekir ki, bu sistem içinde bir başkanın tek başına her şeyi değiştirmesi mümkün değildir. Eleştirmek kolay, ama sistemin dayattıklarını hesaba katmadan yapılan her eleştiri eksik kalır. Refik KURUKIZ, ‘Ol deyince olduran.’ değildir sonuçta.
Şalpazarı gibi ilçelerde asıl tartışmamız gereken konu şudur: Ne yaparsak gençleri tutabiliriz? İlçeyi nasıl cazip hale getirebiliriz? Üreten bir ilçe haline nasıl geliriz? Bu soruların cevabı sadece bir kişinin değil, hepimizin sorumluluğundadır.
Muhalefet de eğer ilçenin bu güne kadar öne sürülen tüm sorunlarına rağmen desteği ve rüzgarı tam manasıyla arkasına alamadıysa asıl sorulması gereken soruların sorulmadığı da ortaya çıkmaktadır.
Sonuç olarak;
Mesele sadece Refik Kurukız değil. Mesele;
- Şalpazarı’nın yıllardır gelişimden uzak kalması,
- Ekonomik yatırımların ilçeye uğramaması,
- Kırsala yönelik sanayi ve üretim tesislerinin planlanmaması,
- Gençlerinin göç etmek zorunda kalması,
- Kültürel bağların giderek zayıflamasıdır.
Bu noktada hem muhalefet hem iktidar seçmenine düşen görev; birbirini karalamak yerine birlikte çözüm aramaktır. Kişilere değil, ilkeye odaklanmaktır. Çünkü bu ilçe hepimizin… Kimi koltukta, kimi sokakta, kimi sosyal medyada… Ama hepimiz Şalpazarı’nın geleceğinde bir noktadayız.
Ve son söz:
“Eğer eleştiriyorsak, çözüm de sunmak zorundayız. Sadece yıkmak değil, birlikte inşa etmek için.”
Kalın sağlıcakla.