Merhaba sevgili okurlarım. Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun mirası olan Alperenliğin 12 Yasası serimizde, içsel yolculuğumuza devam ediyoruz.

Arınma Yasası – Kalbin Temizliği ve Tevbe

İlk iki durağımızda, önce Tevekkül Yasası ile korku aslanını yendik ve kalbimizi Allah’a emanet etmenin huzurunu bulduk. Ardından, Nefis Terbiyesi Yasası ile hırsın zincirlerini kırdık ve makamların değil, davanın hizmetkârı olma şuuruyla irademizi güçlendirdik.
Korkuyu ve hırsı yenen bir Alperen’in yolculuğu, şimdi üçüncü ve hayati basamağa ulaşıyor: Arınma Yasası – Kalbin Temizliği ve Tevbe. Zira içsel mücadele, nefsani zaafları dizginlemekle kalmaz; aynı zamanda kalpte biriken kirlerden, yanlış düşüncelerden ve hatalardan arınmayı gerektirir.
Kalp Kirlenirse Göz Göremez
Alperenlik, sadece dışarıya karşı güçlü bir duruş sergilemek değil; öncelikle iç kaleyi temiz tutmaktır. Arınma Yasası bize, davanın ve ülkünün yürüdüğü yolun, temiz bir kalpten geçtiğini hatırlatır: “Zira, kalp kirlenirse göz göremez, gönül bulanırsa yol kaybolur.” Kalbinde kin, kibir, haset veya dünyalık kirleri taşıyan bir insan, dışarıda ne kadar adil görünmeye çalışsa da, nefsine yenik düşmeye mahkûmdur.
Bir Alperen, Türk-İslam ülküsünü yalnızca sözle değil, hal ve hareketle temsil etmek zorundadır. Bu temsilin ilk şartı, kalbin temizliğidir. Çünkü kalp, niyetin ve imanın merkezidir. Kalpteki kir, niyetin sapmasına, imanın zayıflamasına neden olur. Arınma, önce içimizi temizlemeyi, sonra bu temizlikle toplumu düzeltmeyi hedefler.
Tevbe Eden, Kirini Değil, Kaderini Değiştirir
Bu arınmanın anahtarı ise Tevbe’dir. Tevbe, basit bir pişmanlık ifadesi değildir. Tevbe, yapılan hatayı itiraf edip, o hatayı terk etmeye niyet etmek ve bir daha o yanlışa dönmemek için azmetmektir. Muhsin Yazıcıoğlu'nun davası, hata yapmaktan korkanların değil, hatasını anlayıp doğru yola dönmek için sürekli gayret edenlerin davasıdır.
Arınma Yasası bize, tevbenin sadece bir vicdan rahatlığı olmadığını, aynı zamanda kaderi değiştirme potansiyeli taşıyan manevi bir dönüm noktası olduğunu öğretir: “Tevbe eden, kirini değil, kaderini değiştirir.” Bu, pasif bir bekleyiş değil, aktif bir değişim eylemidir. Kalpteki manevi yükleri atarak, Alperen’in ruhunu hafifletir ve onu ülküsüne daha hızlı ve kararlı bir şekilde yürütecek gücü verir.
Adaletin Başlangıcı: İç Huzur
Adalet, bir Alperen’in davasının temel direğidir. Oysa adaleti dışarıda kurmaya çalışan bir kişi, kendi içinde adaletsiz, huzursuz ve kirli ise, kurduğu düzen de kısa ömürlü olacaktır. Arınma Yasası, bu nedenle, iç huzuru dış adaletin başlangıcı olarak kabul eder.
Bir Alperen, sürekli kendini muhasebe eder, kalbini kirden uzak tutar ve böylece adil olma gücünü kendisinde bulur. İşte bu içsel temizlik, onu, davasını sarsılmaz bir kararlılıkla sürdürmeye muktedir kılar.
Bu kutlu yolda, kalbimizin temizliği hayati önem taşır. Zira temiz kalp, bize doğru yolu gösteren manevi bir pusuladır. Bu temizlik, bir sonraki yazımızda ele alacağımız, doğru ile yanlışı ayırma kabiliyetimiz olan Feraset Yasası’nın da temelini oluşturur.
Dr. Adem ÖZKAN