Merhaba sevgili okurlarım. Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun mirası olan Alperenliğin 12 Yasası serimizde, içsel yolculuğumuzun kritik bir aşamasına, 4. Yasa Feraset Yasası – Vesveseden Kurtulmak’a ulaşıyoruz.

Feraset Yasası – Vesveseden Kurtulmak

Geçen yazımızda, Arınma Yasası ile kalbimizi kin, kibir ve riyadan temizlemenin, tevbeyle kaderimizi değiştirmenin önemini ele almıştık. Kalbi temizlenen bir Alperen için sıra, o kalbin gözünü açmaya, yani hakikati görme kabiliyetini kazanmaya gelmiştir. Zira kalp arınsa bile, zihin bir savaş meydanı olmaya devam eder.

Kalbin Gözü: Hakikatin Pusulası

Feraset Yasası bize, hakikati görebilme sanatını öğretir. Feraset, kalbin gözüdür; o göz kapanırsa, hakikat görünmez olur. Feraset, basit bir akıl yürütme değil, kalbin aklıyla, aklın imanla birleşmesidir. Feraset sahibi insan, her sese inanmaz, her söze kanmaz, her yöne savrulmaz. O, şüphenin ve yalanın dumanı içinden hakikati görebilme yeteneğine sahiptir.
Vesvese ise, kalbe sinsice giren bir dumandır; insanın düşüncesini karartır, inancını bulandırır, azmini kırar. İşte Feraset, o dumanın içinden hakikati görebilmektir.

Yanlış Kalabalıklar ve Gizli Tuzaklar

Vesvese, şeytanın en gizli tuzağıdır. O, doğrudan kandıramadığı kişiye, şüpheyle yaklaşır. "Ya yanlış yoldaysan?" ya da "Ya kimse sana inanmazsa?" der. Vesvese, asla açık düşman gibi bağırmaz; daima dost gibi fısıldar.
İşte bu noktada, Alperen’i kalabalıkların sesine, yalanın cazibesine karşı koruyan Feraset devreye girer. Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, bu yasanın özünü şu sözle özetler: “Doğru bildiğimiz yolda yürürken, bazen yalnız kalırız; ama yanlış kalabalıklarda olmaktansa, doğru yolda tek başına olmak daha iyidir”. Vesvese, insanı kalabalıkların sesine sürüklerken; Feraset, hakikatin sessizliğine çağırır.
Feraset, sadece bilgiyle değil, kalbin temizliği ve imanla doğar. Muhsin Başkan’ın dediği gibi: “Akılla yürü ama kalbi geride bırakma”. Yani akıl, Ferasetin pusulasıdır; ama yönü gösteren daima iman olmalıdır.

Bilgi Çağında Hikmet Kıtlığı

Günümüzde, bilgi çağında yaşarken, ne yazık ki hikmet kıtlığı çekiyoruz. Sosyal medya ve ekranlar aracılığıyla her yerde söz çok, ama Feraset azdır. Bir Alperen, bu çağda bilgiyle değil, Ferasetle ayakta kalır.
Feraset, her duyduğunu değil, her hissettiğini de imtihan etmektir. Kalbine geleni ölçmek, nefsine uymadan hakikati tartmaktır. Bir haberle inançların sarsıldığı, bir yalanla kalplerin karardığı bu ortamda, Feraset, karanlıkta bile yön gösteren bir ışıktır.
Unutmayalım ki, bir Alperen’in Feraseti, onu düşmanın tuzağından da, dostun gafletinden de korur. Ferasetle bakan, vesveseye kulak vermez. Çünkü hakikati gören kalp, şeytanın fısıltısına sağır olur.

Dr. Adem ÖZKAN