İlk yazımızda ailenin, toplumun ve milletin en temel kalesi olduğunu vurgulamıştık. Eğer aile bir kale ise, bu kalenin en değerli varlığı, yarınlarımızın teminatı olan hiç şüphesiz çocuklardır.
İlk yazımızda ailenin, toplumun ve milletin en temel kalesi olduğunu vurgulamıştık. Eğer aile bir kale ise, bu kalenin en değerli varlığı, yarınlarımızın teminatı olan hiç şüphesiz çocuklardır. Onlar, sadece bize ait küçük bedenler değil, aynı zamanda taşıyacağımız bayrağın, yaşatacağımız değerlerin, inşa edeceğimiz geleceğin ta kendisidir.
Ne yazık ki, hayatın yoğun akışı içinde ebeveynler olarak çocuklarımızın sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamakla yetiniyor, onların ruhlarına ve kişiliklerine yapılan yatırımı çoğu zaman göz ardı ediyoruz. Ancak bilinmelidir ki bir fidanın büyümesi gibi, bir çocuğun da doğru zeminde, doğru su ve doğru ışıkla büyütülmesi gerekir. Bu zeminin adı terbiye, suyu sevgi ve şefkat, ışığı ise örnek olmaktır.
Nesillerin Sesi: Türk-İslam Ülküsü ve Çocuk
Türk-İslam ülküsü, milletimizi asırlar boyu ayakta tutan kutlu bir idealdir. Bu ülkünün hamuru, adaletle, merhametle ve güçlü bir inançla yoğrulmuştur. Bu miras, ancak ve ancak sağlam bir terbiyeden geçen nesillerin elleriyle geleceğe taşınabilir. Çocuklarımızı bu ülkünün ruhuyla yetiştirmek, onlara yalnızca bir kimlik kazandırmak değil, aynı zamanda derin bir tarih bilinci ve sağlam bir kişilik kazandırmaktır.
Eğitim; sadece okullarda alınan notlardan, ne akademik başarılardan ne de kazanılan iyi okullardan ibaret değildir. Asıl eğitim, ahlaktır, edeptir, vefadır, merhamettir, vatan ve millet sevgisidir. Bu değerler ise önce aile ocağında, ebeveynin sözü ve davranışıyla filizlenir. Eğer biz onlara doğruluğu bir yaşam biçimi olarak gösterirsek, yardımlaşmayı tattırırsak, büyüklere saygıyı, yeri geldiğinde vatanı için can verip can almanın önemini öğretirsek Türk-İslam ülküsünün temel direklerini onların kalplerine yerleştirmiş oluruz.
Sünnetten Damlalar: Peygamberimizin Çocuk Sevgisi ve Terbiyesi
Çocuk terbiyesi konusunda en eşsiz rehberimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’dir (S.A.V.). O, çocuklara gösterdiği şefkat ve sevgiyle tüm zamanların en büyük eğitimcisi olmuştur. Efendimiz (S.A.V.), çocukları kucaklamış, onlara değer vermiş, namaz kılarken bile sırtına çıkan torunlarına (Hz. Hasan ve Hüseyin) sabırla ve sevgiyle karşılık vermiştir. Bu minvalde Peygamberimiz'in (S.A.V.) terbiyesinde iki temel ilke öne çıkar: Kıymet Vermek ve Örnek Olmak. O, çocukları azarlamak yerine yönlendirmiş, hatalarını yüzlerine vurmak yerine özelde uyarmıştır. Çocuklara selam vermiş, meclisine kabul etmiş, böylece onların özgüvenlerini ve değerlilik duygularını pekiştirmiştir. Bu durum bize gösteriyor ki, çocuğu doğru yetiştirmenin yolu, onu sevgiyle beslemek, şahsiyetine saygı duymak ve her davranışımızla onlara iyi bir rol model olmaktan geçer. Unutmayalım ki, çocuklar kulağıyla değil, gözüyle terbiye olur.
Çağın Tehlikesi: Ekran Esareti ve Bağ Kuramama
Bugün aile yapımızı tehdit eden en büyük tehlikelerden biri de çocuklarımızın giderek artan dijital ekranlara olan bağımlılığıdır. Akıllı telefonlar, tabletler, sosyal medya ve internet; bir yandan dünyaya açılan bir pencereyken, diğer yandan kontrolsüz kullanıldığında bir esarete sonunda da felakete dönüşmektedir.
Sabah kuşağı programlarının toplumsal bağları zayıflattığı gibi, sosyal medya da çocuklarımızı gerçek hayattan, aile ortamından ve değerlerimizden koparmaktadır. Sanal dünyada geçirilen her an, çocuğun ebeveyniyle kuracağı derin bir bağın, fikir dünyasını şekillendirmek için okuyacağı bir kitabın, öğreneceği bir ahlaki değerin çalınan zamanıdır. Sosyal medya, ilişkileri sıradanlaştıran bir etki yaratarak, çocukların dikkat sürelerini kısaltmakta, empati yeteneklerini köreltmekte, çevreleriyle olan ilişkilerini zayıflatmakta ve onları anlık hazlara bağımlı hale getirmektedir.
Bu noktada Ebeveynlere Düşen Görev: Çocuklarımızı bu sanal girdaptan korumak için onları ekranlardan sadece uzak tutmak yetmez; onlara alternatif, değerli ve anlamlı bir hayat sunmalıyız. Onlarla geçirdiğimiz nitelikli zaman, birlikte okuduğumuz kitaplar, anlattığımız tarihimizden hikâyeler ve ailece yaptığımız ibadetler, dijital dünyanın cazibesine karşı en güçlü kalkanımızdır. Ebeveynler olarak, kendi ekran kullanış biçimimizi gözden geçirmeli ve onlara bizzat dengeli yaşamın örneği olmalıyız.
Unutmayalım ki:
Çocuğu korumak, geleceği korumaktır.
Çocuğu terbiye etmek, karakteri inşa etmektir.
Çocuğu sevgiyle büyütmek, Türk-İslam ülküsünü yarınlara emin adımlarla taşımaktır.
Bugün çocuklarımıza ektiğimiz her tohum, yarının huzurlu, ahlaklı ve güçlü toplumunun hasadını belirleyecektir. Gelin, onlara sadece bir miras değil, aynı zamanda sağlam bir karakter ve güçlü bir inanç bırakalım.